26 Haziran 2014 Perşembe

VİDEO: Killing Floor 2 Canavarları


       Tripwire Interactive tarafından yayınlanan videoda karşımıza çıkacak olan canavarları görüyoruz. İki yeni ürkütücü canavarımız var. Cyst ve Slashe. Anlaşılan gerilim dolu dakikalar bizi bekliyor olacak.

16 Haziran 2014 Pazartesi

HABER: The Forest'a Güncelleme Geliyor



    Tehlikeli adamıza bir çok yeni özellik daha geliyor. Büyük sıkıntı yaşatan performans sorunları giderilecek. Büyük güncellemede çözülecek diğer sorunlara aşağıdaki adresten bakabilirsiniz.

15 Haziran 2014 Pazar

VİDEO: Grave


     Bağımsız yapımcılardan gelecek olan Grave Broken Window Studios tarafından geliştiriliyor. Ruhlar, mezarında rahat durmayan ölüler ve dahası ile üzerimize çullanacak Grave hızlı bir şekilde zamanı ve mekanı değiştirmemizi sağlıyor. Linux, Mac, PC, XBOX ONE için 2015 yılında çıkışını yapacak olan Grave ayrıca Oculust Rift desteğiyle de geliyor. Aşağıdaki videoda oyuna göz atabilirsiniz.

VİDEO: White Night



     OSome Studio White Night için Takvimlerde 2014'ü gösteriyor. Siyah-beyaz bir çizgi-roman havası yaşatıp bizleri karanlığın içinde hayatta kalmaya zorlayacak bu oyunda ışıklandırma özelliği çok önemli olacak. Bu oyunda ışık bizim tek dostumuz olacak. Karanlıkta adeta elimiz kolumuz bağlanacak. Ekimde çıkan Trailer videosunu aşağıda izleyebilirsiniz.


10 Haziran 2014 Salı

VİDEO: Doom 4 Teaser







     Bethesda bizleri yıllardır bekletip nihayet dördüncü oyunun hakkında bilgiler vermeye başladı. FPS'nin atalarından olan Doom serisinin yeni oyununda daha tüyler ürperten The Cyberdemon’a benzer bir yaratık olduğunu görüyoruz. Umarım Doom, kalitesini konuşturur.


 

7 Haziran 2014 Cumartesi

VİDEO: HUNT: Horrors of the Gilded Age Trailer

 

     Crytek tarafından duyrulan HUNT: Horrors of the Gilded Age, üçüncü kişi bakış açısına sahip olacağımız co-op modunda shooter bir korku oyunu olacak.

    1800’lü yılların sonlarında geçen korkunç gerçeklerin yer aldığı bir evreni ortaya koyan
HUNT akıllları zorlayacak bir kötülüğü konu alıyor. Bu oyunda avcı kimliğine bürünmek zorundayız. Yoksa tehlikede olan bedenimiz ve ruhumuz yaratıkların midesinde akşam yemeği olabilir.

     Cephane sıkıntısını yaşayıp her bir kurşunun hesabını yapacağımızı ve bosslar karşısında arkadaşımızdan yardım almadıkça elimizden birşey gelmeyeceği söyleniyor. Her bir oynayışta aynı yerlerde aynı yaratıklar görmeyeceğimize dair söz verilmiş. Anlayacağınız her ne kadar elimizde silahımız olsa da Outlast kadar çaresizlik aşılayacak vücudumuza. Umarım beklentilerimizi karşılar.   
  

İNCELEME: Mental Hospital Eastern bloc


     Ücretsiz bir korku oyunu olan Mental Hospital Eastern bloc ani çıkışlar ile reflekslerinizi ölçen bir oyun.

     Hastanede bir odada uyanıyoruz ve başlıyoruz bu esrarengiz hastanede maceraya. Açıkcası ani çıkışlar bazı yerlerde çok iyi düşünülmüş. Ancak bazı yerlerde çok klişe olmuş. Ücretsiz bir korku oyununa göre güzel grafiklere sahip olan Mental Hospital Eastern bloc, sesleri ile hoplatmayı başarıyor. Ancak bir kez oynadıktan sonra sürprizi kaçan bu oyunu bir daha oynadığınızda korkmuyorsunuz. Eğer hafızanız güçlü ise.

     Süslü cümlelere gerek yok. Zaten ücretsiz indir oyna.
 

     Mental Hospital Eastern bloc İndirme Linki : http://www.indiedb.com/games/mental-hospital-eastern-bloc

İNCELEME: Among the Sleep


     Among the Sleep 29 Mayıs 2014 tarihinde Krillbite Studio tarafından çıkışını gerçekleştirdi. Çıkışını gerçekleştirmeden önce demosunu oynamıştım. Jump scare içeren bir bölüm mevcuttu. Gök gürüldüyor ve ardından simsiyah çocukluğumuzun bilinmez şeyi gözüküyordu. Harbi tırstırdı yani.


     Oyuna annemizin bize bir pasta hazırlaması ile başlıyoruz. Sonra kapı çalıyor ve bir hediye geliyor. Annemiz bu hediyeyi yatak odasında açacağını söyleyip bizi odamıza götürüyor. Güzel bir ninni söyüyor ve uykuya dalıyoruz. Ardından gece uyanıp maceraya başlıyoruz.

     Hayal gücümüz ve psikolojimiz.. İki yaşındaki hayal gücümüz ve psikolojimiz işte bu oyunda. Karanlıkta biri var diye korkmamız. Bunu bu oyunda yaşayacağız işte. Bize dost olan bir ayıcık var. İsmi Teddy. Bizimle konuşan bir ayıcık. Karanlıkta etrafı aydınlatmaya yarıyor. Her çocuğa lazım.

       Oyunda ufak bulmacalar mevcut. İki yaşındaki birine göre bulmacalar. Kapıyı açmak için önce bir sandalye çekiyor ve öyle açıyoruz. Çünkü boyumuz yetişmiyor. Koskocaman olan bir dünyanın içindeyiz. Aslında dünya büyük ancak biz küçüğüz. Gerçekten çok farklılık getirmiş korku dünyasına. Ayrıca depar attığım bir yerde yere düşmemiz çok iyi düşünülmüş.


      Grafik olarak kötü durumda bulunan Among the Sleep oynarken sandığın içinden geçen bir ayıya rastlayabilirsiniz. Kaşık ile koskaca bir pasta dilimini dağıtmadan tabağa koyan anneye rastlayabilirsiniz. Hem de ağzımıza kaşık ile pasta verirken pasta dilimi hiç azalmıyor tabakta. Bildiğin dümdüz bir yüzey şeklinde katlanan kazaklar görüyorsunuz. Ya annemiz çok marifetli ya da Krillbite Studio grafikler üstünde fazla durmamış. Sesler, efektler, müzikler.. Eğer güçlü bir ses sisteminiz varsa gıcırdayıp duran kapılar, atılan çığlıklar vs. Bütün bunları iliklerinizde hissedebilirsiniz. Açıkcası ben o şirin odamızda Teddy ile dolaba girip karanlık atmosfere geçiş yaptığımızda kaliteli bir korku oyunu olduğuna karar verdim. Ha çıktı ha çıkacak siyahi şey. O sesler ne öyle.. Tamam grafik olarak tırstırıcı olmuyor ancak, sesler işini hakkıyla yapıyor.



     Korku dünyasına farklı konsepti ile çıkış yapan Among the Sleep bizlere güzel bir deneyim yaşatıyor.

VİDEO: Total Chaos Overgrowth


     Bağımsız cephesinden bir korku çalışması daha. Açık dünya hayatta kalma korku oyunu olarak karşımıza çıkan Total Chaos, Doom 2 motoru ile geliştiriliyor. Tek kişilik hikaye modunda olacak olan Total Chaos'a şimdilik multiplayer özelliği getirilmeyecekmiş. Eğer multiplayer özelliği getirilirse, umarım oyunu zedelemesine izin vermezler.

     Oyunda terkedilmiş bir kömür madeni yakınlarında esrarengiz bir şekilde ortadan kaybolan köylüler var. Onları arayıp bulmaya çalışacağız.

VİDEO: Caffeine Trailer 5

    
     
     Bağımsız bir yapım olarak Unreal Engine 4 ile geliştirilen Caffeine’den yeni bir video daha. Kickstars ile bağış toplamaya devam eden Caffeine 2097 yılında bir uzay üssünde bize korkulu anlar yaşatacak. Doom 3, Condemned ve FEAR′dan etkilendiklerini söyleyen çalışma ekibi, umarım Doom 3'ün atmosferini, Condemned'in klostrofobisini ve FEAR'ın yapay zekasını güzel birleştirir.

     

VİDEO: Korkut Bizi The Evil Within

      
     Ağustos 2014'de çıkması beklenen ancak ekim ayına ertelenen Resident Evil serisinin yaratıcısı olan Shinji Mikami liderliğinde olan Tango Gameworks ekibinin çıkaracak olan korku oyunu The Evil Within'i oynarken neler yaşayacağımızı bu videoda göreceğiz.

     Atmosfer olarak güzel duruyor ancak The Evil Within benim gözümde para için yapılmış bir oyun. Gerçi her oyun para için ancak bu farklı. O güzel seriyi(Resident Evil) bozup aksiyona çevirdi. O kadar eleştiri almasına rağmen zombilere makineli tüfek verdi. Baktılar insanlar korkuya aç; Outlast, Amnesia gibi oyunlara kaptırmamak için piyasayı The Evil Within'i çıkardılar. Açıkcası korkutmak değil para kazanmak için yapmışlarsa bunu ellerinde patlar. Umarım korkutmak için yapmışlardır. 




HABER: Uncanny Valley Bağış Bekliyor


     Piksel piksel grafiklere sahip 2D olan Uncanny Valley isimli korku oyununda, gece vardiyasında çalışlırken fabrikanın diğer çirkin yüzüne tanık oluyoruz. İsmimiz Tom ve onun gündüz vardiyasında çalışan arkadaşı Buck. Bizler birer güvenlik görevlisiyiz. Hikayenin büyük bir öneme sahip olduğu bu oyunda hikaye hakkında fazla bilgi verilmedi. Bakalım bu fabrikada neler olup neler bitecek?


Jump Scare değil gerilerek korkmak istiyorsan €5,000 olmasına yardımcı ol.

HABER: The Forest Erken Erişime Açıldı


     30 Mayıs 2014'de erken erişime açılan The Forest bize açık dünya bir korku oyunu deneyimini sunuyor.

     Bir uçak kazası sonucu bir adada mahsur kalıyoruz. Kaybolan bir aile ferdini arayıp bulmaya çalışıyoruz. Ayrıca adada kendimize yiyecek hazırlamalı ve sığınak inşa etmeliyiz. Bunun için balta ile ağaçlar kesebiliriz. Geceleri ışık kaynağı olarak meşale kullanabiliriz. Ancak bir sorunumuz var. Adanın yerlileri sıkıntı çıkarıyor.

     Grafikleri doyurucu olup sesleri ile ürpertmeyi başarıyor. Umarım en kısa zamanda tam sürümüne geçer ve kalite kokan bir korku oyunu olur.


HABER: Among the Sleep Çıktı

 

     Krillbite Studio korku dünyasına iki yaşındaki bir bebeğin yaşadıkları ile giriyor. Bu farklılık ile korku dünyasına yeni bir soluk getiren Krillbite Studio, PC için Oculus Rift’e, PS4 için Project Morpheus’a destek vermesiyle çok farklı şekilde yaşatacak korkuyu.  

     Steam’de %10 indirimde olarak 17.99$'dan satın alabilirsiniz. Küçücük halinizle koskaca bir dünyada korkmaya hazırsanız;


İNCELEME: Daylight


     Zombie Studios tarafından Unreal Engine 4 ile geliştirilip 29 Nisan 2014'de çıkışını gerçekleştiren Daylight, bizi karanlığa sürüklüyor. Yanımıza sadece glowstick ve flare vererek. Ne acımasızlık ama.. Oyun kimilerine göre korkunç, kimilerine göre ise korkunç gelmeyebilir. Ancak her korku oyununu Outlast ile karşılaştırmanız çok saçma olur. Eğer bu tarz şeylerden korkuyorsanız eminim Daylight sizi daha çok korkutacaktır.


     Kadın bir karakteri yönetiyoruz. Karakterimiz çok geveze. Biz o ortamda bulunsak nefes almaktan korkacak iken karakterimizin "Orada kimse var mı?" diye seslenmesi bizi gıcık ediyor. Karakterimiz ya aptal ya da cesaretli. Her neyse. Hastanede uyanıyoruz ve akıllı telefonumuzun yardımı ile başlıyoruz etrafı incelemeye.

     Her bölümde bulmamız gereken kağıtlar var. Slender geldi değil mi aklınıza? Eğer her bölümde kağıt toplamak sıkıcı gelicekse hiç bulaşmayın. Her bölümde büyülü bir kapı var. Kağıtlar toplandıktan sonra ise bu büyülü kapıyı bir eşya ile açıyoruz. Artık hangisi lazımsa. Ayıcık, makas..

     Hayalet gelmeden önce telefonunuzun ekranı karıncalanmaya başlıyor ve hayalet adeta "Geliyorum!" diyor. Hayalete baktığınızda başlıyor bu sefer sizi öldürmeye. Ancak ona bakmazsanız sıkıntı olmuyor. Bir süre sonra artık kendinizi geri gide gide oynuyor olarak bulabilirsiniz.
 
     Oyunu birden fazla oynayabilirsiniz. Çünkü her ölümden sonra hastane baştan inşa ediliyor. Zaten bu başlı başına sıkıyor insanı. Öldükten sonra kağıdın yeri değişiyor. İyi yanı da var. Ölümsüz bir korku oyununuz oluyor. Ancak bu işte Nosferatu: The Wrath of Malachi kadar başarılı olunamamış. Hastane labirent gibi. Geldiğiniz yeri karıştırmayacaksınız. Telefonunuz size dost olucaktır. Sanırım random generation özelliğinden dolayı hastane bomboş. Fazla uğraşılmamış açıkcası. Random generation olmasına rağmen "Ben buraya daha önce geldim." diyebiliyor insan. Keşke biraz üzerinde dursalardı bu konuda.


     "Unreal Engine 4 bu mu?" dediğiniz anlar olacaktır. Çünkü grafikler çok kötü. Tamam korku oyunu için ideal ancak Unreal Engine 4 için değil. Sesler müzikler sıkıntı çıkarmıyor. Hayaletin sesi sıkıntı çıkartıyor sadece. Onun sıkıntısı da korkutmak zaten. Böyle bir bağırış yok. 

     Eğer korku alternatifi arıyorsanız tekrara düşmekten sıkılmayacaksanız Daylight güzel bir alternatif. Ancak tekrara düşmek sizi sıkacak ise uzak durun derim.   

İNCELEME: Metro: 2033


     Rus yazar Dmitry Glukhovsky'nin Metro: 2033 adlı romanından uyarlanıp Mart 2010'da satışa sunulan oyun post apokaliptik bir senaryoya sahip olup bizi Moskova'ya götürüyor. İyi ki de götürüyor ve oyun dünyasına Metro gibi bir oyunu getiriyor.

     Oyunda genç bir karakteri yönetiyoruz. İsmimiz Artyom. Hunter isimli biriyle tanışıyoruz ve bir görev karşılığında bize AK47'sini vereceğine dair söz veriyor. Görevimiz yaşanılan tehlike durumunu diğer istasyonlara iletmek. Evet istasyon dedim. Çünkü mutantlardan ve yeryüzündeki oksijen kıtlığından dolayı yer altındaki metrolarda yaşıyoruz. Metrolardaki yaşantı o kadar normalmiş gibi karşılıyorlar ki şaşırıp kalıyorsunuz. Hala gülüp eğlenebiliyorlar. Bu ne güzel birşey. Bazen de geçmişe dönüyor ve yeryüzü değişime uğramadan önceki halini görüyoruz. Sadece o değil. Hayatlerini de ziyaret ediyoruz zaman zaman.

         Metro tünellerini mutantların bastığı an o hissettiğimiz tedirginlik anlatılmaz yaşanır nitelikte. Mutantların yetmediği gibi yine insanlar birlik olamıyorlar. Bazı durumlarda herkes her an düşman olabiliyor. Neo-komünist mi yoksa Neo-Nazi mi? Hangisi daha sıcak geldi sana?

     Oksijen kıtlığına gelecek olursak; gaz maskemiz ve filtreleri var. Filtrelerin süreleri var. Bitince kendisi yeniliyor. Tabi yedek filtren varsa. Eğer yoksa gidiyorsun öbür tarafa. Bazı çatışmalardan sonra hasar alırsanız gaz maskeniz çatlayabiliyor veya kırılabiliyor. Gaz maskeniz hasar aldığında ölü insanların gaz maskesi varsa onları alabilirsiniz. Sadece gaz maskesini almayın. Cesetlerin üstünde ne var ne yok alın. Çünkü metrolardaki satış yapan adamlarla kurşun karşılığı alışveriş yapıyoruz. Kurulan tuzaklar var. Kırık camlar, tenekeler ve çeşitli ölümcül tuzaklar.. Bazıları yerinizi bazıları mezarınızı belirliyor. Dikkatli olun. Diğer oyunlar ile karıştırmayız. İlerlerken bir gözünüz yerde olsun. Yoksa tuzaktan çıkan sesin geldiği yeri takip edene kadar çoktan ölebilirsiniz.


     Metro: 2033 tamamen bir korku oyunu diyemeyiz. Ancak bazı anları var ki.. Çoğu korku oyununa kök söktürür. Mutantların hırıltıları,bağırışları.. Gerilim yönü ise karanlıkta başlıyor. Karanlıkta görünmediğinizi kolunuzdaki ışıktan anlıyorsunuz. Yeşil yandığında gözükmüyor, kırmızı yandığında gözükür durumda oluyorsunuz.

     Sesler bir korku oyunu için yeterli. En azından metal üstünde, tahta üstünde, toprak üstünde yürürken farklı sesler çıkıyor. Bu bile yeterli. Grafikler güzel ancak bazı noktalarda sıkıntı çıkarıyor. Ara sıra FPS düşmelerine rastlıyoruz. Bazen insanların etrafında dolaşırken şarkılar söylediklerini görüyoruz. Bu oyuna öyle güzel yedirilmiş ki. Müzikler için eleştiri yapılacak bir durum söz konusu değil. Durma hadi sen de katıl Metro: 2033 serüvenine..
 

İNCELEME: Siren: Blood Curse


    2008'de PS3'e çıkışını gerçekleştiren Siren: Blood Curse bizi bilinmezliğin içine atıyor. Ama ne bilinmezlik.. Karanlık bir atmosfer içinde ormanlar, haraba evler..

     Olay Hanuda isimli köyde geçiyor. Bir TV ekibi ayı belgeseli için Hanuda isimli köye gelir. Ancak ormanda hiç hoş olmayan görüntüler çekerler. Bir çeşit tarikatın bulunduğu bu köy etrafında yakalanan yabancıları kurban etmektedirler. Oyunda birden fazla karakteri kontrol ediyoruz. Böyle ilgi çekici bir hikaye ile bize merak uyandıran Siren: Blood Curse, karanlık atmosfer ve bilinmezliğin doruklarına çıkarıyor ve aşağıya inmesine hiç izin vermiyor.

    İlk bölümde karşılaştığımız polis bize "Yok artık!" dedirtmeyi başardı. İlerleyen bölümlerde küçük kızı hastaneden kaçırmaya çalışırken yaşadıklarımız. Kısacası sürekli bir gerilim mevcut. Kapalı bir alandaysanız sürekli tetikte oluyorsunuz. Ama açık alandayken de pek açık alan denilemez ama psikolojik olarak rahatlıyor insan. Bazen insanın midesi bulanabiliyor ve mola vermek istiyor. Çünkü o kadar geriyor ki bir süre sonra "Yeter!" dedirtiyor.
     Yakın dövüş hissi o kadar kuvvetli değil. Ancak bazı anlarda sinir olduğunuz bir düşmanı döverken hissettiğiniz bir zevk var, orası ayrı bir durum. Ateşli silah kullanırken sıkıntı yaşamadım açıkcası. Bazen yaşanan karmaşalarda ateşli silahı bulduğunuzda ilaç gibi geliyor. Ateşli silahları kaçırmayın.

     Her karakterde bulunan bir özellik mevcut. Nerde düşman var görebiliyorsunuz. Düşmanın yerini tespit ettiğinizde düşmanın gördüğü yerleri de onun gözünden görebiliyorsunuz. Bazen gördüğü yerde kendinizi görüyorsunuz. Burda "Acaba farkedecek mi?" diye sorarken kendi kendimize, nasıl geriliyoruz siz tahmin edin.

     
     Grafikleri yeterli düzeyde olup insanın gözünü doyuruyor. Grafiklerinden dolayı sıkıntı çıkarmıyor. Gelelim seslere. Sesler başarılı olmuş. O konuşan hemşerilerin hırıltısı.. Genelde fiziksel özelliklerinden bahsedilir ancak bir korku oyunu incelemesi olduğu için seslerinden bahsettik. Müzikleri harika. Hele ani çıkışlarda oluşan o efektler harbiden efekt yani. Ancak ani çıkışlar fazla değil. Çoğunlukla gerilim yüksek. Atmosfere hasret kalıp gerilmek istiyorsanız bu oyunu kaçırmayın.


İNCELEME: Slender: The Eight Pages


     Bir orman ve ölmeden bulmanız gereken sekiz sayfa.. Sadece bu değil. Bir de suratı olmayan takım elbiseli bir arkadaşımız. Arkadaş dediysem lafın gelişi. Arkadaş değiş yani.

     Ücretsiz bir korku oyunu olan Slender: The Eight Pages grafikleri ve sesleri açısından sıkıntı çıkarmıyor. Aniden çıkan Slender ile klasik korku müzikleri duyuyoruz. Bu da basit olsa da yer yer korkutan yer yer sinirlendiren bir oyun oluyor.

     Her ne kadar öldükten sonra başa dönmek sıkıcı gelse de denenmesi gereken bir oyun.


İNCELEME: Pesadelo

 

     Ücretsiz bir yapım olan Pesadelo ile ruhumuzu isteyen bir yaratık ile karşılaşıyor ve çözmemiz gereken bulmacalar ile tanışıyoruz. İsmimiz Alex ve iş yerimize gece vakti geliyor, adeta bir kabusun ortasına düşüyoruz.

     Eğer bir dikkatli oynarsanız bulmacalar ile fazla vakit kaybetmezsiniz. Zaten kaybedecek bir vaktiniz yok. Bir süre sonra geri sayım başlayacak ve kabusun şiddeti gittikçe artacak. Oyunda bir fenere sahibiz ve karanlığa karşı tek dostumuz o fener oluyor.

     Ani çıkışları ile korkutmayı başaran Pesadelo aynı anda hem bulmaca hem korku isteyenler için güzel bir alternatif oluyor.
 

İNCELEME: Nyctophobia

 

     Nyctophobia'da ışıkları yanan kutucukların yanına giderek her birini açmaya çalışıyoruz. Ya da onun gibi bir şey. Bu sırada kalp atışlarımızı unutmamamız gerekiyor. Eğer sakinleşmeyi başaramazsak karakterimiz nalları dikiyor.

     Düşmanımız sadece fenerimiz açıkken üstümüze doğru geliyor. Işıklar kapandığı an ortadan kayboluyor. Ancak kapanınca karakterimizin karanlık korkusu ön plana çıkıyor.

     Böyle ufak bir döngü sağlayan Nyctophobia için korku unsuru yaratık çıkınca oluşan efekt. Her ne kadar basit gözükse de zevkli bir oyun olan Nyctophobia ile karanlık korkunuza son verebilirsiniz.